Kent Lokantası’nı hedef alan liberallere Özal dersi: ‘Fakfukfon’ nasıl kuruldu

Posted by

Ekrem İmamoğlu’nun “Kent Lokantası” projesi bir süredir liberallerin hedefinde… Geçen gün LDP eski Genel Başkanı Besim Tibuk, “Fakir halkı doyuracağız diye görev edinirlerse belediyecilik çığırından çıkar” dedi. Bugün, Ahmet Davutoğlu’na yakın Karar gazetesinde ise “Belediyenin lokanta açmasını savunmak, siyasetçilerin vergilerimizi ve adımıza aldıkları borçları çarçur ederek bizi daha çok fakirleştirir” sözleriyle Kent Lokantaları eleştirildi.

AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum’un “11 tane Kent Lokantası kurmuş, marifetmiş gibi anlatıyor” sözleri de İstanbullu seçmenin tepkisini çekmişti… Öyle ki AKP MKYK’da da ‘Kent Lokantası’ gündem oldu…

Peki çalışmalarıyla TBMM’den “Üstün Hizmet Ödülü” alan, meşhur ‘Fak-Fuk-Fon’a ilham olan Gaziantepli Hacı Mehmet Tekerlek’i bilir misiniz?

Liberallerin ‘gözdesi’ Turgut Özal’a, halk ara­sın­da Fa­kir Fu­ka­ra Fo­nu (Fak-Fuk-Fon) ola­rak bi­li­nen Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Fo­nu‘nu kurdurtan yardım çalışmalarını eski Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler anlattı…

Eski Devlet Bakanı Dinçerler Turgut Özal’a, “Hükümete çok şikayet gelmekteydi… Hükümet, en yoksul tabaka için yeni formüller arayışında idi. Sözünü ettiğimiz kesim cari yollarla ayağa kalkamaz, özel bir fon ihdas etmeliyiz!… Antep’te bir fedai bile bunları yapabiliyorsa Devlet niye yapmasın” dedi.

Dinçerler’in Özal’a söylediği “Antep’te bir fedai bile bunları yapabiliyorsa Devlet niye yapmasın” sözleri üzerine, Özal Mehmet Tekerek’i çağırttı ve dinledi… “Yahu bu adam ne büyük işler yapmış” diyen Özal, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’nun kurulmasına karar verdi… (GBB Gaziantep Kent Arşivi, Sözlü Tarih ve Derleme Projesi)

1986 yılında “sosyal yardım alanında kalıcı çözümler getirmek” amacıyla kurulan Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Fo­nu’nun bugün varlığı dahi unutuldu… İşte, “yoksullukla mücadele” gündemi olmayan, sosyal yardımları “zarar” olarak gören günümüz liberallerine bir Turgut Özal örneği:

“TOPLA DAĞIT DİNSİN AĞIT”

Gaziantep’te 70 yıla yakın bir süre boyunca lokantalardan topladığı yemekleri ve hayırseverlerden aldığı eşyaları “Topla Dağıt Dinsin Ağıt” sloganı ile ihtiyaç sahiplerine dağıtan Tekerlek’i Eski Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler anlattı:

“1980-83 döneminde, yani Antep’te sanayicilerle haşir neşir olduğum dönemde hayırsever insanlar ve cenaze sahipleri motosikletle yemek toplayıp dağıtan bir gönüllü olduğunu söylediler…

Düğün ve cenaze evlerinden artan yiyecek ve içecekleri alıyor, kendine göre paketliyor ve genelde kimsesi olmayan, yatalak, çok çocuklu, gerçekten ihtiyacı olan yoksullara sessizce dağıtıyordu… Akrabalarından birisi beni onunla tanıştırdı… İhtiyaç sahiplerini nasıl tespit ettiğini sordum. Cevap vermek yerine bana bir gecelik dağıtım listesini gösterdi ve beni birlikte dağıtım yapmaya çağırdı; hem de meydan okuyarak… “Haydi, baba yiğitsen gel!” dedi… Soğuk bir güz akşamı o motosikletli, ben arabalı yola çıktık…

O gece gördüklerimden sadece bir tanesinden söz etmek istiyorum sizlere. Karşıyaka tarafında bir evinin çatı arasında; yatalak, kimsesiz bir ihtiyar için hayırseverin biri yatak, yorgan vermiş ve birkaç parça kap kacak vs. mutfak gereçleri de takviye etmişti… O geceki programda bu ihtiyarı ziyarette vardı. Çatı arasına çakşak bir ahşap merdiven (süllüm) ile tırmandık. Tekerlek, merdivene ayağını atınca yukarıdan ses geldi “Hoş geldin Memet Ağa!” diye. Merdiven pek güvenilir olmasa da o önde, ben arakada tırmandık. Rüzgâr aralıklardan süzülerek içeriye doluyordu… Zavallı adam, hasta… Yiyecek gelmese kesin aç kalacak… Tekerlek, eczanelerden topladığı ilaçları da verip hangisini nasıl alacağını anlatıyor. Zavallı ihtiyarın kimsesi yokmuş ve tek başına burada yaşıyormuş…

(…) Seçim döneminde Turgut Özal Antep’e geldiğinde; bu işi kısaca dile getirmiş, Antep kültürünün her alanda bilhassa hamiyetperverlikte çok ileri tecrübeleri olduğuna dair bu misali de vermiştim…

Hükümet kurulunca verilen görev sebebiyle çok büyük kesimlerin dertleriyle uğraşmak durumunda kalmıştım… O dönemde halkın önemli bir kısmı ancak kara lastik giyebiliyordu, yurdun her yerinde hala karaborsa hâkim idi. Yoksulluk yaygın idi. Bir de yoklukla mücadele gerekiyordu… Hükümete çok şikâyet gelmekte idi… Hükümet, en yoksul tabaka için yeni formüller arayışında idi.

Bir görüşmemizde rahmetli Özal’a halkın çilesini hatırlatıp, “Efendim, Orta Asya’dayken biz Türkler şöyle söylermişiz, dermişiz ki; “Hanın iyisi, budununda (ülkesinde) aç, çıplak ve yurtsuz bırakmayandır.” “İşte iyi ‘Han’ olmak için bir fırsat… Sözünü ettiğimiz kesim cari yollarla ayağa kalkamaz, özel bir fon ihdas etmeliyiz!… Antep’te bir fedai bile bunları yapabiliyorsa Devlet niye yapmasın!…”

İşte bu sızlanma FON’nun doğmasını ateşleyen kıvılcım oldu!…

HACI MEHMET TEKERLEK KİMDİR

1926 yılında Gaziantep’in zengin ailelerinden birine mensup Tekerlek Sarıklı Hacı Mustafa’nın torunu olarak dünyaya gelen Mehmet Tekerlek, 20 yaşında Sanayi ve Ticaret Bakanlığın’da memur olarak işe başladı. Görev için gittiği bir yoksul mahallesinde yurttaşların yardıma muhtaç hallerini gördü… Bir gün yemek yediği lokantada kalan yemeklerin çöpe döküldüğünü gören Tekerlek, yardım çalışmalarına nasıl başladığını şöyle anlatmıştı: “Yemeklerin döküldüğünü görünce ‘aman yavrun neden döküyorsunuz bunu’ dedim bana ‘bundan sonra müşteri gelmez’ dediler. Ben de, bu yemekleri dökeceğinize bize verin dedim onlar da memnun oldular, ‘bizi de vebalden kurtardın’ dediler. Daha sonra diğer lokantalar da duymuşlar ve bana ‘bizde de çok dökülen yemek var, bizimkileri de alır mısın dediler ve ondan sonra hepsini toplamaya başladım. Böylece açlar doydu hem de o nimetler dökülmekten kurtuldu. Topla dağıt, dinsin ağıt sözümüz de oradan geliyor.”

Sinan Acıoğlu

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir